Translate

9 Nisan 2015 Perşembe

Plastic Memories


Diğer Adı: Plamemo

Tür: Bilim-kurgu, Romantik

Yayımlanma Tarihi: 04.04.2015

Yönetmen: Yoshiyuki Fujiwara

Stüdyo: Doga Kobo

Senaryo Yazarı: Naotaka Hayashi (Steins;Gate)
Başlıca Seiyuular: Sora Amamiya (Isla), Yasuaki Takumi (Tsukasa Mizukagi), Sayuri Yahagi (Zack), Satoshi Hino (Constance)

Açılış: Eri Sasaki – Ring of Fortune

Kapanış: Asami Imai – Asayake no Starmine


Mecha türünün animeler arasında hatrı sayılır bir yeri vardır. Ancak elbette her insan elinden çıkmış robot mekanik olacak, hissedemeyecek ve sadece hizmet edecek değil, değil mi? İşte Aniplex’in orijinal anime serisi Plastic Memories, androidlere yepyeni bir boyut kazandırıyor.


Dünyamızın yakın geleceğinde geçen seride, tıpatıp insanlara benzeyen androidler artık gittikçe yaygınlaşmaya başlamıştır. Aileler, yaşlılar… Çoğu insan da böylece onlara günlük hayatta yardımcı olmaları için SAI Corps şirketinin ürettiği androidleri yanlarında bulundurmaktadır: Giftia’ları. Giftia türünün ise önemli bir özelliği var: Şimdiye kadar üretilen tüm androidler arasında insanlara en yakın olan ve en çok duygu hissedebilen android türü. Ne var ki, bütün bu özelliklerine rağmen, Giftia’lar yalnızca 9 yıla yakın bir yaşam süresine sahipler. 9 yılın sonunda ise anılarını yavaş yavaş kaybetmekte ve sahiplerine çeşitli sorunlar çıkarmaya başlamaktalar. İşte bu sorunu çözebilmek için şirket, bir terminal servis hizmeti kuruyor ve artık servis süresini dolduran androidleri evlerden toplatıyor. Ancak bu kadar uzun süre bir arada yaşamış bireylerin ayrılığı elbette bir robotu parçalıyormuşçasına kolay değil.

Ana karakterimiz Tsukasa Mizukagi, terminal servis hizmetinde işe yeni başlıyor ve takım arkadaşı sahada işe uzun süredir çıkmayan android Isla. Terminal hizmeti, androidleri toplamak için insanlar ve Giftia’ların birlikte çalışmasını gerektiriyor çünkü insanlar, Giftia’ların hata yapmaması için gözlem yapmak durumunda. Tabii çok daha heyecanlı bir iş bekleyen Tsukasa için biraz hayal kırıklığı oluyor.



Terminal Hizmet Birimi

Öncelikle bölümün başlarına animenin biraz havada kaldığını düşündüm; Tsukasa güzel androidimiz Isla’yla karşılaşıyor, ona vuruluyor, iş arkadaşlarıyla tanışıyor, birlikte ilk işlerine çıkıyorlar. Sanki klişeleşecek gibi geliyorken, bu kadar erken yorumladığım için kendimden utandım. Bu kadar kolay görünen bir işin psikolojik baskısını, androidlerin yaşadığı kafa karışıklığını, birlikte yaşanılan insanlardan bir anda ayrılmak zorunda olunuşu ve en sonunda 9 yıllık ömrün bütün anılarının parçalanışı hepsi çok güzel yansıtılmış. Yaklaşık 24 dakika sonunda hıçkırıklarla bitirdim ilk bölümü.




“Şu anda, adını bile bilmediğim sana… Sanırım aşık oldum.”




Giftia Eddie ailesine veda ederken…


Bütün bunların yanında, aslında Tsukasa’nın baş karakter rolüne göre biraz silik kaldığını düşünüyorum. Genel olarak karakterlere bakacak olursak da çeşit bol. Tsundere’imiz Michiru Kinushima, çocuksu androidimiz Zack, terminal yöneticisi korkunç Kazuki Kuwanomi ve fazla duygusal Isla. Aslında ilk bölümden bu kadar çok karakterin bir arada ortaya çıkması olayı biraz kalabalıklaştırmış. Zaten çıktıkları işlerde yan karakterler fazlayken, bölümü ana konudan ziyade karakterleri tanıtmak doldurmuş sanki.

Aslında bana bölümü sevdiren, sonlara doğru ortaya çıkan karakter Nina oldu. O kadar ki, “Böyle sevimli android olmaz olsun, al benim ömrüm de senin olsun!” dedim içimden. Aşk hikayesi ne olur, Isla ile Tsukasa’nın durumu nasıl gelişir, mutlu olurlar mı bilemiyorum ama serinin “hatıraları yıkmak” temasını oldukça iyi işlediğine şüphe yok.





Hizmet süresini dolduran Nina ve onu almaya gelen Isla.


Serinin çizimlerini ise beğendiğimi söyleyebilirim. Çoğu zaman Isla bana Sakurasou no Pet na Kanojo’nun kırılgan Shiina’sını, Kuwanomi de Gekkan Shoujo Nozaki-kun’un canavar Seo-senpai’sini anımsattı. Eh bunu da çeşitlilikten kaynaklanan benzerlik olarak düşünürsek, kötü sayılmaz. Ancak böyle bir seride çok daha hüzünlü bir atmosfer ve arka fon müzikleri beklerdim. Çok daha vurucu bir açılış seçimi, bence hatıraları kaybetmenin acısını anlatan bir seriye çok yakışırdı.


Plastic Memories kendini aslında hüzüne boğup duran, insanı sürekli sızlatıp ağlatarak sıkan bir seri olmayacak gibi görünüyor. Isla’nın safça çözüm yöntemleri, iş arkadaşlarının abartılı tavırları derken araya mutlaka bir iki eğlenceli olay serpiştirilmiş. Öyle ki bir anda salya sümük ağlarken, 5 saniye sonra “Ehehe şimdi denecek/yapılacak şey mi bu?” diyebiliyorsunuz.



Isla işi için elinden geleni ardına koymuyor.


Umarım seri bu eğlence ve hüzün dengesini hiç bozmaz. Eğer sizi hayatla, anılarınızla, ilişkilerinizle ilgili düşündürebilen, gözlerinizi biraz olsun doldurabilen serileri seviyorsanız; izlemenizi kesinlikle tavsiye ederim.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder