Çok sevdiğim bir yazar olan ve abla olarak saygı duyduğum Gercek_Masallar hesabının sahibi olan sevgili Öykü ablamın elinden çıkmış bir hikaye ile karşınızdayım. Watty'de oldukça popüler olan ve ardı ardına yazdığı muhteşem hikayelerle bilinen Öykü ablayı bilmiyorsanız çok şey kaçırıyorsunuz demektir. Şimdi de yeni hikayesi Paluri'ye geçelim.
Tanıtım :
İki genç kız; Arya ve Mahru....
"Gelen ani fren sesi ile ne olduğunu anlayamadan babasının altında kalmıştı Arya. Vücuduna giren minik sızıları hissediyor, o sızıların babasının gövdesinden geçerek kendisine ulaştığının ayrımına varıyor ancak bir türlü inanamıyordu olanlara…
Tekrar duyulan bir patinaj sesi ile babası yan tarafına düşmüş, elini Arya’nın yanağına koymuş ve diğer eli ile artık nefes almayan karısının elini avuçlarının içine almıştı…"
"Bir yatakta uzanıyordu Mahru, karşısında da bir adam oturuyordu.
Uyanmasını bekliyordu belli…
“Günaydın” dedi adam haince sırıtırken...
Mahru irkildi. Bulunduğu durum yüzünden korktu, bir şey diyemedi…
“Benden ne istiyorsunuz?” Fısıltıyla çıkmıştı sesi. SAhi ne istiyorlardı ondan? Gerçi şu durumda ne isteyebileceklerini tahmin ediyor ve bu daha da korkmasına sebep oluyordu ama..
“Uzatmayacağım lafı…” dedi adam oturduğu sandalyeden kalkarken.
Mahru da o anda yataktan kalkmaya çalışmış, en azından hemen doğrulmuştu…
Adam hafifçe gülümsedi kızın bu hareketine.
El değmemişti bu kıza henüz, tahmin ediyordu bakire olduğunu. Onu sarhoşlara çerez yapmayacaktı. Daha büyük işler için kullanabilirdi…"
İki deli fırtına; Ateş ve Gökdeniz...
"-”Ulan ben size okul önlerinde satılmayacak bu meret dedim mi?”
-”Abi..”
-”Abini de sikecem seni de şerefsiz..”
-”Alın bu şerefsizi... öyle bir hale getirin ki, cesedini görenler bir daha okul olan yerin üst sokağında bile takılmasınlar.. “
-”Abi yapma.. abi evde ekmek bekleyen var..."
Kesişen hayatlar ve mizah dolu bir macera...
'Ha', diye geçirdi içinden Arya... 'Yok yok merak etme.... Bu gün hatun düzmeye yarın boncuk dizmeye götürecek o deve beni...' diyemedi..."
Babası savcı olan Arya konservatuar öğrencisidir. Annesi ve babası ile gittiği kendisi için çok önemli bir konser sonrasında kutlamaya gitmeye karar verirler. Yemek sonrasında otoparkta arabalarına doğru ilerlerken önlerinde duran arabadan çıkan dört adamın üstlerine kurşun yağdırmasıyla hayatındaki en önemli kişileri kaybetmiştir.
En mutlu gecesi,en büyük kabusuna dönmüştür.
Ateş, yeri geldiğinde yakıp yıkan gözü hiçbir şey görmeyen, yeri geldiğinde ise ismi gibi insanı sarıp sarmalayan, koruyan bir gençtir. Ailesinde kardeşi Gökdeniz'den başka kimse yoktur. Kardeşiyle birlikte şehrine giren beyaz pislikten kurtulmak ve Avrupadaki büyük ortakları yakalatmak için uyuşturucu işine girmiştir. En büyük uyarısını ise işe girdikleri anda okullardan uzak durulacağını söyleyerek yapmıştır.
Mahru ise Ateş ve Gökdeniz'in yanında çalışan gençlerden biridir. Annesi ve babasını kaybeden Mahru ve abisi Pinhan üvey babaları ortadan kaybolduktan sonra başlarına bela olan adamlarla konuşan abisi o günden sonra garip davranmaya başlamıştır. Ve bir gün hiç yapmayacağı şeyi yapıp gece eve gelmemiş üstüne üstlük kardeşine de haber vermemiştir. Abisi için endişelenen Mahru ise evleri kurşunlanmaya başladığında kendini evin dışına zor atmıştır. Ancak çok daha kötü şeylerle karşı karşıya kalmıştır.
Abisine kıyasla daha merhametli olan Gökdeniz zorla kadın çalıştırıldığını duyduğu bir pavyona gidip kadınları kurtarmak amacıyla kadınlardan birini sorgulamayı hedefliyordu. Ancak yanına gelen kızı gördüğü andan itibaren onunla birlikte olmaktan başka bir şey istememiştir. Hem kızla birlikte olmak amacıyla hem de bilgi almak amacıyla kızı eve getirdiğinde ise hiç beklemediği şeyler öğrenecek ve kaderleri birbirine bağlanacaktı.
Hiç bu kadar hüzünlü ama bir o kadar da komik bir hikaye okumamıştım. Yeri geldiğinde tansiyonu yükseltip insanı heyecanlandıran yeri geldiğinde ise gözlerinizi dolduran bir maceraya hazır olun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder