
"Bu dünyada neyi en çok istersen o senin imtihanındır."
Bir Watty fenomeniyle daha karşınızdayım. Bu kitabı ilk okuduğumda bende büyük bir etki bırakmıştı. Sizde de bir etki bırakacağına eminim. İlk başlar da vasat ya da klasik bir hikaye gibi gelse de ileri ki bölümler de çok daha güzelleşiyor.
TANITIM:
"Durup düşünmeye zamanın olur mu?Yitirmeden anlamaz insanSevdiklerin yolun sonundaSarıl her fırsatında o insanaArkasından ağlayan olmaGeri getirmez çok ağlasan daDurur, durur belki başucundaÖmür, ömür sanki bir kara kutuymuş,Günü gelince herkesin açılmışAma sorarsan hep geç kalınmışGüzel günlerimizin bittiğini sanmaBelki bir daha böylesi olmazAma her bir gün güzel aslındaYakın durmanın zor olduğu ortadaUzak olmak her zaman en kolayAma en zoru yalnız oluncaUyur...Uyur belki hep yanındaİlk sevgilin kendi solundaHer hatıra asılı duvarında..."
Nisa'nın beşinci sınıftan beri gizli olarak sevdiği bir çocuk vardır. Her ne kadar onunla konuşmak istese de bir türlü cesaret edememiştir. Ancak garip bir durum vardır ki oğlumuz şimdiye dek kimseyle konuşmamıştır hatta adı dilsize çıkmıştır.
11. sınıfın başında onunla konuşmaya karar veren Nisa bütün cesaretini toplayıp ona yani Durukan'a açılmaya karar verir.Ancak açıldığında Durukan hiçbir şey söylemeden Nisa'nın yanından geçip gider.
Şüphelerinin doğru olup olmadığını anlamak ve dilsiz olsa bile onunla iletişim kurmayı kafasına koyan Nisa dilsizlerin alfabesini öğrenir ve tabii ki böylece hikayemiz başlar.

Lisa Olsson ~ Nisa

Marcus Hedbrandh ~ Durukan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder